Merhaba
BU ÜLKE HANGİ ÜLKE?
BU ÜLKE HANGİ ÜLKE? CİDDİ İDDİALAR
BU ÜLKE HANGİ ÜLKE?
Alın çayınızı kahvenizi başlayın düşünmeye... Aranızda bu çok zor bilmeceyi çözen olursa herhalde diğer grup üyelerini de haberdar eder, değil mi? Teşekkürler
Bu arada şu fıkrayı bilirsiniz değil mi; Hani adamın teki sokağa çıkmış avaz avaz memlekete sövüyor.
- Ben bu memleketi soyana da, satana da, hortumcuya da...!!*?*!? *?*!!
Sonunda tutuklanır ve karakola çekilir. Komiser:
- Sen memleketimize küfretmişsin, hakaret etmişsin. Bu suçtur..vs. vs deyince, küfreden adam:
-Valla Komiserim ben memleketime hiç küfür eder miyim? Ben başka bir memlekete küfür ediyordum, der. Komiser bakar ve
- Det get Teres, ben hangi memlekete küfür edileceğini bilmez miyim? Der.
BİR POLİTİKACININ "AK'ÇELİ HESABI" YA DA
BU BAŞBAKAN HANGİ BAŞBAKAN?
BU BÜYÜKELÇİ HANGİ ÜLKENİN BÜYÜKELÇİSİ?
BU YEŞİL CEKETLİ, HANGİ YEŞİL CEKETLİ?
BU ÜLKE HANGİ ÜLKE?!
Sırdaş Hesap?!
Yer: ?!
Zaman: 2005'in ilk çeyreği!
Görüşme, büyük bir ülkenin Büyükelçisi ile özgül ağırlığı yüksek bir ülkenin Başbakanı arasında geçmektedir.
Görev yaptığı her ülkeyi karıştırması ile ünlü Büyükelçi, oturduğu yerden, küstahça bir tavırla, "Şöyle buyurun" diye yer gösterir.
Başbakan, yapılan saygısızlığı anlayacak durumda değildir.
Hemen konuya girer.
Heyecanla "Sayın Büyükelçim, acil görüşmem lazım diye haber
yollamışsınız, konu nedir?" diye sorar.
Büyükelçi buz gibi bir ses tonu ile önünde duran dosyayı muhatabına
doğru itekleyip, "Lütfen sessiz olup, şu dosyayı inceleyin!" der.
Dosyada, Başbakan'ın, 5 farklı hesapta yer alan, 7 milyar dolarlık
"Gizli Serveti"nin belgeleri yer almaktadır.
Başbakan, kendisinden istenileni yapar ve sessizce dosyayı incelemeye başlar.
Büyükelçi ise bu arada direkt konuya girer:
"Sayın Başbakan, eğer dediklerimizi yaparsanız, bu 'Sırdaş hesap'ınızdan hiç kimsenin haberi olmaz!"
Başbakan bu sözlere "olur" anlamında başını sallayınca, Büyükelçi hemen önünde duran kâğıttan, POP'çular adına isteklerini tek tek sıralamaya başlar:
İSTEK LİSTESİ
1- Ülkeniz, ülkemin, "İn.(?!) Üssü"nü istediği gibi kullanmasına ses
çıkarmayacak!
2- Ülkeniz, Kıbrıs'ta üstünlüğü ülkem ve AB lehine devretmeyi
Kabul edecek!
3- Ülkeniz, Kuzey Irak ve Irak'taki çıkarlarını, İngiltere, İsrail
ve ABD'ye devretmeyi kabul edecek!
4- Ülkeniz, ülkem, Afganistan'ı terk edeceği için bizim yerimize
hedef haline gelmeyi kabul edecek!
5- Ülkeniz, içerde Kürt sorununun nasıl çözümleneceğine ilişkin
önceliği tamamıyla İsrail, ABD ve İngiltere'ye devredecek!
Sayın Başbakan, buna karşılık ABD, İsrail, İngiltere üçlüsü, sizin
servetinizle ilgili bilgileri kamuoyuna sızdırmamayı taahhüt eder!
Teklifimiz budur, ne diyorsunuz?"
Tüccar politikacı, başını yavaşça incelediği dosyanın üzerinden
kaldırıp, gözlerini Büyükelçi'ye doğru çevirir.
Dudaklarını büzüp, başını sallayarak "Tamam anlaştık" der.
Bu arada kendisine şantaj yapan Büyükelçiye de "sus payı" vermeyi
ihmal etmez.
Ne var ki, çok kısa bir süre sonra, "Başbakan'ın sırdaş hesabı"
üzerinden şantaja maruz kalan ülkenin "askeri istihbarat birimi", bu çok özel görüşmeyi deşifre etmeyi başarır.
Bunun üzerine, hemen Büyükelçi'nin bağlı olduğu okyanus ötesi
ülkenin başkenti ikaz edilir; "Açığa düştünüz, bir tatsızlığa yol açmadan
tez vakitte, adamınızı geri çekin!"
Aç gözlü Başbakan'ın aldığı rüşvetler yüzünden, neredeyse ülke bir
maceraya sürüklenmek üzeredir!
Büyükelçi'nin bağlı olduğu ülke, bir süre, bu isteklere olumlu
cevap vermek istemez.
Bunun üzerine art arda Büyükelçilik binasının dibinde ses bombaları patlar!
Üst düzeyde bir asker, havalimanında yere düşen silahtan çıkan
kurşun ile kaza sonucu yaralanır!
Buna benzer talihsizlikler peş peşe sıralanmaya başlayınca, okyanus
ötesi ülke, en sonunda anlar ki, hiçbir şey düşündüğü kadar basit değil!
Başbakan atamak ya da Başbakan'ı satın almak sorun çözmüyor!
Diplomatik gerginlik, şantaj yapılan ülkenin Cumhurbaşkanı'nın
yapacağı Suriye ziyareti üzerine patlak veren "demeç krizi" bahane edilerek "Büyükelçi"sini geri çekmesi ile son bulur.
Okyanus ötesi ülke, bu yüzden bir süreliğine, şantaj yaptığı ülkeye
Büyükelçi atamaz değil, atayamaz!
MAMACI BAŞBAKAN
Öte yandan.
"Tüccar Politikacı", bu süre içinde boş durmamıştır!
Kendini garantiye almak için birçok yere rüşvet dağıtır.
"Bonus kafalı" bir danışmanının aracılığı ile bazı Paşa'lara
hediye çekleri gönderir, özel ortamlarda buluşup el sıkışır!
Yargı'da görevli bazı hâkimleri ise bir Belediye Başkanı'nın
nüfuz alanının üzerinden yemlemeyi tercih eder!
Medya patronlarını ise özelleştirme maması ile kandırır!
Bazı muhalefet partisi genel başkanlarına ise ihalelerden pay
verip, susturur.
Siyasi rakibi bir başka partinin genel başkanının ise Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi'nden gelecek para hayali ile kandırır.
Bu sayede, "7 milyar dolarlık saklı serveti"nin açığa çıkmasını
önlemiş olur!
Ama...
Ne yaptıysa, Allah izin vermediği için, deniz kıyısında maaile
oturmak için aldığı, 5 villanın açığa çıkmasını, basında haber olmasını
önleyemez.
Çamura battıkça hırçınlaşır!
Hırçınlaştıkça, yanlış üstüne yanlış yapar!
"7 Dakikalık" görüşmenin öfkesi ile soluğu "Soçi"de alır!
Kendisini iktidara getiren güçleri satıp, bir başka güç merkezi ile
pazarlık yapmaya kadar işi vardırır. Ama bu çok özel pazarlık, her nasılsa deşifre edilir!
Bunun üzerine, bayramda kendisini, iktidara getiren küresel güç
odaklarının isteği üzerine uluslararası bir terörist serbest bırakılır!
Güvenlik danışmanlarının, bu "Pazarlamacı Başbakan"ın önüne koyduğu
notta "Kendisi ve ailesinin ölümle tehdit edildiği" yazmaktadır.
Yani sokağa salınan terörist ile birileri açıkça kendilerini
satan Başbakan'a mesaj vermek istemiştir.
Başbakan da bu mesajı duyunca, evinin kapısının önünde düşüp bayılır.
Bir gün süreyle korkudan sokağa çıkamaz.
Gazetecilerin konuyla ilgili sorduğu tüm soruları ise cevapsız
bırakmayı tercih eder.
"Tüccar Başbakan" bunun üzerine, hemen Cumhurbaşkanlığı
seçimlerini öne aldırma sürecinin düğmesine basar.
"Bonus kafalı" danışmanı üzerinden satın aldığı Yeşil Ceketli
dostlarından yardım ister.
İşte o "Yeşil Ceketli"lerden biri, "bir grup Yeşil Ceketli" adına,
çalmaktan sabıkalı, 7 milyar dolarlık serveti üzerinden açıkça şantaja
uğramış bir Başbakan'a, sahip çıkmakta bir sakınca görmez.
MÜCAHİTKEN, MÜTEAHHİT OLMAK
Bir gazeteci aracılığı ile kamuoyuna "Ordu açısından, bu tüccar,
komisyon zengini Başbakan'ın, Cumhurbaşkanı olmasında herhangi bir sakınca yoktur" diye fetva verip; "Pazarlamacı Başbakan"ı kurtarmak için, görevdeki Cumhurbaşkanı'nın zamanından önce emekli edilmesi tartışmalarını başlatmak için gündem yaratmaya çalışırlar.
Ama adı saklı bu "Yeşil Ceketli" güruhun "peçe"sini, haberin
mürekkebi kurumadan, kendi meslektaşları düşürürler.
Ne var ki, ağızlarından Allah'ın adını düşürmeyen "din
bezirgânları", son numaralarında yine açığa düşmüşlerdir!
Evet!..
Bu ülke hangi ülke?!
Bir dönem "Mücahit"ken, "Müteahhit" olan ve şimdi "Sırdaş Hesabı"nda
yaklaşık "7 milyar dolar" saklı parası bulunan Başbakan hangi Başbakan?!
Bu Başbakan'a şantaj yapan Büyükelçi hangi ülkenin Büyükelçisi?!
Bu hırsız Başbakan'ı, Cumhurbaşkanlığı Köşk'üne çıkarmak için
kamuoyu oluşturmaya çalışırken açığa düşen "Yeşil Ceketli", hangi ülkenin ordusunda görev yapan bir "Yeşil Ceketli"?!
Var mı bilen?!
Var mı duyan?!
Var mı gören?!
Varsa bilen, bilmeyenlere anlatsın!
"Bir memlekette namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o
memleket için kurtuluş yoktur!"
Tarhan Taykut
06:53
|
Etiketler:
abd,
tayyip erdoğan,
vatan hainleri
|
This entry was posted on 06:53
and is filed under
abd
,
tayyip erdoğan
,
vatan hainleri
.
You can follow any responses to this entry through
the RSS 2.0 feed.
You can leave a response,
or trackback from your own site.
0 yorum:
Yorum Gönder